banner913
banner932
banner1012

Dr. Fazıl Küçük ve sağlık


M. Erol EKENLEROĞLU

M. Erol EKENLEROĞLU

Okunma 28 Mayıs 2020, 15:16

          Kıbrıs Türk Halkı’nın Özgürlük Ve Mücadele lideri Dr. Fazıl Küçük’ün kaleme aldığı anıları ve eşi, değerli büyüğümüz Süheylâ Küçük’ün “Dr.Küçük’le Bir Ömür” kitabından aldığım anıları sizlere aktararak, KKTC’nin önceki yıllar ve şimdiki sağlık sistemi arasında ilişki kurmanızı, düşünmenizi sağlayarak KKTC’nin sağlık gündemi ile ilgili yorumlarımı yapacağım.

            Öncelikle KKTC Hükümeti’ni, sağlık çalışanlarını ve alınan tedbirlere uyan KKTC halkını, Kovid-19 salgını karşısında gösterdikleri başarıdan dolayı kutluyorum. Sn. Demiray Doğasal’ın “Dr.Fazıl Küçük’ten Satır Araları” kitabından aldığım, özlem, saygı ve rahmetle andığım unutulmaz Liderimiz Dr. Fazıl Küçük’ün söylediği “Kıbrıs Türk Hekimler Cemiyeti’nin pek haklı olarak ayrı hastanelerin kurulması talebi ve bunun üzerinde ısrarla durması, Rum doktorları kuşkulandırmış. Bu yerinde isteğimizin Hükümet tarafından reddedilmesi düşünce ve gayesiyle yaygara ve safsatalara başvurduklarını görüyoruz… Rum doktorlar ne kadar feryat ederse etsin, ne kadar şikayette bulunursa bulunsun, hangi yola saparsa sapsın, hangi kapıya başvurursa vursun bunların bizi azmimizden ve gayemizden döndürmesine imkan yoktur. Türk halkı, uzun seneler Hükümet hastanelerinde çektiği azap ve işkenceyi unutamaz.”sözü 1959 senesinde kayıt altına alınmıştır. Sözün özü, o zamanlarda Rum tarafının, Türk hastanelerinin açılmasına karşı çıkarak, Türk’lerin sağlıklarına karşı engeller koymuş olmalarıdır. Şimdiki zamana gelince, adının başında Dünya olan sağlık örgütü ne yapıyor? KKTC, sanki dünya devleti değilmiş, Kıbrıs Türk Halkı, dünya insanı değilmiş gibi örgütün dışında tutarak 1959 yıllarından gelen, eziyet eden, insan sağlığına önem vermeyen anlayışlarıyla hareket edip, Kovid-19 salgınından ders almamış gibi KKTC’ye ambargo uyguluyor. Aslında kuruluş amaçlarının dışına da çıkmış oluyorlar. Bu yanlıştan en kısa zamanda dönerek yapılan imza kampanyasına kulak vererek, KKTC’yi,  Dünya Sağlık Örgütü içine alarak gereğini yapmış olurlar.

            Aynı kitaptan Dr. Fazıl Küçük’ün doktorlarla ilgili birkaç sözünü daha aktarmak istiyorum:

“Ölüm insanlar için her ne kadar mukadder ise de doktor, daimi surette Azrail’le çarpışan bir askerdir.” 1976

“Doktor, fedakârlığın timsalidir.Bu yüzden üniversite sıralarına oturduğu günden itibaren insanlığa vereceği hizmetlerin zorluğunu ve büyüklüğünü düşünerek kendini daimi bir mücadeleye hazırlar.

Zenginin parası, fakirin duası; biz doktorlar için söylenmiş bir atasözüdür.

Bir doktor, Azrail’in kanlı pençeleri karşısında gözünü kırpmadan savaş veren bir fedai demektir.”1983

            Dr. Fazıl Küçük’ün anılarından; “1937 yılında Ada’ya dönmüştüm. Lefkoşa’da iki, Baf’ta bir Türk doktor bulunuyordu. Yaz günleri malarya(sıtma) ve tifo hastalıkları, hemen hemen evlerde ve köylerde, sıhhi teşkilat bulunmaması yüzünden adeta halka kan kusturuyordu. Sıhhi teşkilat mevcut değildi. Köylerde mandıralar, yatı yerlerine bağlı olduğundan, evin her tarafında hayvanlar serbestçe dolaşıyor ve onların gübreleri ancak ayda bir defa temizleniyor, çoluk çocuk pislik içinde dolaşıyordu. Ve yine birçok köylerde tuvalet yerleri yoktu. Avlunun her tarafına sıkışan oturur ve bu pislikler yaz günleri koku ve karasineklerin yuvası olmuştu. Tifo hastalığının yayılmasında kara sineklerin rolü büyüktü. Ayrıca yazın sivrisineklerde çoktu. Antibiyotiklerin olmadığı devirdi. Lefkoşa ve kazalarda birer hükümet hastanesi vardı. Sıtma için tek ilaç “Kinin” idi. Sivrisinekler için tedbir alınmadığı için ilaçların hiç tesiri olmuyordu. Memleket fakirdi ve doktorların azlığı yüzünden ancak bütün iş, hastanelerin omuzlarına kalıyordu. Tifo için de etkili bir ilaç yoktu. Bu hastalıkta ancak doktorların nezaretinde daimi bir bakıma ihtiyaç vardı. Bu yüzden fakir aileler çok kayıp veriyordu. Ada’ya geldikten sonra kliniğimi açmaya karar verdim. Yine büyük zorlukla karşılaştım. İngiltere’den mezun olmadığım için elimdeki diplomanın işe yaramadığı söyleniyordu. Sömürge Hükümetinin aldığı bu karar Rum’lar tarafından da protesto edilmekteydi.Kararın kalkmasından sonra kliniğimi açtım.Haftanın bir gününü fakir ve yoksullar için “meccani(parasız)muayene günü” ilan ettim.o devirlerde civar köylerden Lefkoşa’ya Cuma günü gelinirdi, onun için Lefkoşa’lılar ile birlikte köylüye de hizmet olur diye Cuma gününü seçtim.Bu kliniğimi 1959’da  kapattım.” Anılarında yok ama fakirlere ilaç paralarını verip laboratuarında ilaçlarını da hazırlardı.

            Değerli büyüğümüz Süheylâ Küçük’ün kitabından alıntı yapılan anılar; “Rum’lar ile Alış-verişlerdeki işbirliğinin benzeri, doktorlar arasında da vardı. Bazı Türk hastalar, Rum doktorlara gidiyordu. Bu durum hiç yadırganmazdı. O zamanlarda Ada’da 4 doktor vardı ve bunların hepsi Dahiliye Mütehassısı idi. Kadın Doğum, Ortopedi, Cilt ve Cerrahî yoktu. Dr. Küçük’ünde Rum hastaları vardı. Ben iki çocuğumu da Rum doktoru olan Papapetru (Bababedru) Kliniğinde dünyaya getirmiştim. Ada’da 1945 yılında verem salgını artmıştı. Dr. Küçük, Çetinkaya Kulübü’nde konferanslar vererek halkı bilinçlendirmeye çalışıyordu. Hastalık fakir aileler arasında çok yaygındı. O günkü koşullarda kurtulmak çok zordu ve bulaşıcıydı. Rum tarafında verem hastaları için bir Sanatoryum vardı ve Trodos Dağları’ndaki Ciberunda köyü yakınlarındaydı. Aynı yıllarda eczacılık çok da yaygın değildi. İlk kadın eczacılardan biri, Müftü Dânâ Efendi’nin kızı Ayşe Dânâ idi; ondan önce Kamer Hanım vardı ancak ilaçları azdı. Doktor Küçük, tıp tahsilini tamamlayıp Ada’ya geldiğinde ilaç hazırlama defterini de beraberinde getirmişti. Bu defter, Dr.Küçük Müzesinde bulunmaktadır. O dönemin belli başlı eczacıları Münir Bey, Hasan Hilmi Bey ve Timur Azmi bey idi.1955 yılı sonlarında Ada’daki grip salgınından Doktor Küçük’te nasibini almış ve ağır bir gribe yakalanmıştı. Durumu o kadar ağırdı ki, 2-3 gün perişan vaziyette yüksek ateşle yatmıştı. Hatta O’nu kaybedebilirim endişesiyle ağlamıştım. O’nun gripten bu kadar ağır hasta olduğunu, yatağa düştüğünü hiç görmemiştim. O yıl salgın halindeki gripten ölenler olmuştu. İyileştikten sonra bir daha grip olmadı.” Kovid-19 da böyle olacak halk bağışıklık kazanacaktır.

            Kıbrıs Türk’ünün unutulmaz lideri Dr.Fazıl Küçük, YILLAR GEÇSE DE ÜSTÜNDEN BU KALP SENİ UNUTUR MU ?

         Mutlu, sağlıklı, bilgili ve uyanık olalım.    

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.