“Büyük Buluşma” olarak isimlendirilen Dr Derviş Eroğlu nun 2015-2020 manifestosu etkinliği öncesinde, diğer Cumhurbaşkanı adaylarının hiçbir etkinliğine katılmadığımı itiraf etmeliyim.
Katılamadım çünkü davet almadım!
Sayın Başbakanın özel ajandalarını dağıttığı basıncı listesinde de olamayacağıma göre, gelişmeleri ancak TV yayınlarından takip edebildim.
Şimdi bu makalede “şu adayın etkinliğinde katılım sayısı şu kadardı” ya da “falanca adayın katılımcıları daha heyecanlıydı” gibi şeyler yazmak niyetinde değilim.
TV kanallarında gördüğüm etkinliklerle, canlı olarak şahidi olduğum Eroğlu etkinliğini mukayese etmek istemem.
Her ne kadar gidilecek köyün minareleri ayan, beyan ortaya çıkmış olsa bile ben daha mutedil olmaya çalışacağım.
Etkinliğin yapılacağı yere gittiğimde toz yoğunluğundaki havaya aldırmadan, AKM nin dışında Cumhurbaşkanı Eroğlun u karşılamak için bekleşen hatırı sayılır miktarda kalabalık vardı.
Bunların çoğu tanıdık insanlardı. Yıllar öncesine dayanan bir muhabbetimiz, birlikteliğimiz vardı.
Karpaz dan, İskeleden, Gazi Mağusa dan, Lefkoşa dan, Güzelyurt tan, Girne den, binlerce vatandaş Eroğlu için toplanmışlardı.
Bir süre hoş-beşten sonra içeri salona girdim. Salonun içindekiler dışarıda olanların belki de üç katıydı.
UBP ve DP Genel Başkanlarının heyecan yaratan karşılanışlarının ardından salona Dr Derviş Eroğlu eşi Meral hanımla birlikte girdi. İşte o an heyecan had safhadaydı.
Ve benim aradığım işte bu heyecandı!
Bir salonu bin kişiyle de doldurabilirsiniz, iki binle de, beş binle de ama heyecan söz konusu değilse, gerisi nafile.
Derviş beyin konuşmasını uzun tutması salonda bazı kopmaların yaşanmasına neden olduğunu itiraf etmeliyim. Ama bazı yayın organlarının toplantı sonuna doğru oluşan bu boşlukları resmedip “salon boştu” olarak yayın yapması “Halep ordaysa arşın da burada “dedirtmez mi adama!
Bu buluşmanın adını “Büyük Buluşma” olarak kim koymuşsa sonuçlarını iyi görmüş, ya da büyük buluşmanın olabilmesi için çok ter dökmüş!
Sonuç itibarıyla büyük buluşmanın büyük hedefine ulaşabilmesi için çalışmaların daha da yoğunluk kazanması, her vatandaşla temasa geçilerek bu seçimin olmakla-olmamak seçimi olduğunun anlatılması kaçınılmazdır.
Kırgın, küskün duranlar olsa bile, bu aşamada Eroğlundan başka alternatif olmadığının da kabul edilmesi lazımdır!
