banner913
banner932
banner1012

2019’dan istemediklerim…


Hasan KAHVECİOĞLU

Hasan KAHVECİOĞLU

Okunma 01 Ocak 2019, 13:42

Kayıp bir yıldı 2018…
Yerimizde saymayı bile başaramadık…
Gerilere doğru yolculuğumuzu sürdürdük…
Dünyada olan bitenle, Türkiye’de olan bitenler “yumru” olup üzerimize yağdı…
Sosyal “doku”muzda açılan gedikler çoğaldı…
Ve daha bir yığın olumsuzluk…
Hangisini saysam bilmem ki…
En iyisi 2019’a odaklanmak…
Bu Kıbrıslı Türkler ne istiyor Tanrı aşkına?
Örneğin ben 2019’dan ne bekliyorum?
Kendi adıma bir tek şey: Sağlık…
Ancak bu adada bir “toplum” olarak var olacaksak; çocuklarımız, torunlarımız için bu topraklarda bir “geleceğin” gailesini çekiyorsak; vergi veren, oy kullanan bir “yurttaş” olarak benim de bazı düşlerim var…
Bu düşlerimin başında hiç kuşkusuz; “iyi idare edilmek” var…
Aklı başında, iddiası olan, kalibresi yüksek, ehliyetli, nitelikli, donanımlı “politikacı”lar tarafından yönetilmesini istiyorum bu toprakların…
Hiçbir tecrübesi olmadan, hasbelkader kendisini siyasette bulan, yaşamında bir tek kişi, bir tek kurum yönetmemiş kişilerin koltuğa oturup, milyarlık fonları yönetmesini, gündelik yaşamımı daha da kötüleştirmesini, toplumsal varlıkları “hovardaca” dağıtmasını istemiyorum…
Küçücük devletçiğimizde, şans eseri bakanlık koltuğuna oturmuş kişilerin, dünyada hiçbir devlette görülmeyecek “yetki”lerle donatılmasını, birçok işin “iki dudakları” arasından çıkacak sözcüklerle şekillenmesini istemiyorum…
Bakanlar Kurulu denilen organın; memleketin her konusunda kendisini “tek yetkili” makam gibi görmesini, akılsızca kararlar almasını istemiyorum…
Devletin bakanlarının ikide bir “on üçüncü maaşları ödüyoruz” diye böbürlenmesini istemiyorum…
Aralık maaşlarının, ay sonundan birkaç gün önce ödenerek, bunu Mısır’daki sağır sultanın duyması için tüm dünyaya ilan edilircesine devletin televizyonunda haber bültenlerinde bağırarak açıklanmasını istemiyorum…
Her yıl aralık ayında, kamu çalışanlarına para dağıtmak üzere kurulmuş “maliye sisteminin” tüm özel sektör çalışanlarını provoke edecek biçimde hayat pahalılığı ödeneklerinin oranlarının davul zurna ilanını istemiyorum…
Bakanların, devlete pahalıya mal olan mesailerini meyhanelerde geçirmelerini istemiyorum…
Devletin bütçesinde 800 milyon açık varken, belediyelere, siyasal partilere daha fazla kaynak aktarılmasını istemiyorum…
2019’da bu hükümetin bu 800 milyon TL. açığı kapatırken, en büyük adaletsizliği yaparak “dolaylı vergiler”e sarılmasını istemiyorum…
Bundan önceki hükümetin yaptığı gibi, bunun da “belediyelerin gelirleri artırılmalıdır” diyerek 2019’da onlarca belediye vergisine zam yapmasını haksız buluyorum, belediyelerin bunu hak etmediğini görüyorum, istemiyorum… 
Kudret Özersay’ın, partisine verilen “devlet yardımı”ndan 300 bin Türk Lirasını “yardım kuruluşlarına” dağıtmasını ulufeye benzetiyorum, popülistlik diye görüyorum, bu devlet parasını heba etmesini istemiyorum…
Bu dört koalisyon ortağının “siyasal partilere” 2019’da devlet yardımındaki yüzde otuz artışı haksız buluyorum, geri alınmasını talep ediyorum, bu parayı almalarını istemiyorum…
Dome Otelin, kendi çalışanlarına “fıstık parasına” devredilmesini, Vakıflar’ın bu işten yeterince gelir elde etmemesini içime sindiremiyorum, ama daha da önemlisi bu otele yapılması gereken yatırımların yapılmamasını affedemiyorum, solculuk yapacağım diye “toplumsal” varlıkların peşkeş çekilmesini istemiyorum…
Mağusa’da “liman işçileri”ne ayrıcalık tanıyan yapının da, süt fabrikasının devredilmesinin de, her türlü “zümresel” kurtuluşun da “kurtulmak yok tek başına” düsturuna ters düştüğüne inanıyor, bu yapıların yıkılmasını öneriyor ve yeni ayrıcalıklar istemiyorum… 
Sayıştay ve Ombudsman gibi “güzide” denetim kurumlarımızın, yazdıkları her raporun her tümcesini tekrar tekrar okumalarını, tereddüt yaratacak, tartışmalara neden olacak, reddedilecek iddialarda bulunmamalarını öneriyor ve 2019’da bu kurumların yıpratılmasına yol açmayacak “inandırıcı” raporlar yayımlamalarını talep ediyor, prestij kaybına uğramalarını istemiyorum… 
Başımıza her an işler açabilecek, “özel hayatın gizliliği”ne ilişkin hapislik öngören yasanın, bir an önce elden geçirilmesini talep ediyor, bunun bizzat Başbakan’ın, benim önümde üç buçuk yıl önce BRT televizyonun ekranında söz verdiği biçimde değiştirilmesini öneriyor ve sokakta kara çarşaflı fotoğraflar çeken genç gazetecilerin korku içinde yaşamasını, kendi kendine otosansür uygulamasını istemiyorum…
İşte 2019’dan istemediklerimin…

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.